Anabolik steroidlerin tarihini ve evrimini anlamak için, erkek cinsel özelliklerinin gelişiminde testislerin önemini kavramamız gerekiyor. Modern çağda, bu fikir, 1849'da Berthold adlı bir bilim insanının yaptığı deneylerle daha da gelişti. Berthold, yavru horozlar üzerinde testislerin çıkarılması deneyleri yaparak, testislerin erkek cinsiyet özelliklerini desteklediğini ve koruduğunu gösterdi. Bu deneyler, testislerin hormonal etkisinin kan üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu kanıtladı. Bu da, anabolik steroidlerin tarihinin ilk adımlarından biri olarak kabul edilebilir.
Daha sonra, 1929'da, boğa testislerinden güçlü bir ekstrakt elde edildi ve 1935'te daha saflaştırılmış bir form geliştirildi. 1936'da, Ruzicka adlı bir bilim insanı, testosteronu kolesterolden sentezleyerek, modern anabolik steroidlerin temelini attı. Testosteron, o zamana kadar sentezlenmiş ilk anabolik steroiddi ve günümüzde tıpta kullanılan diğer türevlerin temelini oluşturuyor. Testosteronun, kas kütlesini artırabileceği ve performansı iyileştirebileceği keşfedildi. Bu keşifler, Nazilerin askerlerine anabolik steroidler verdiği iddialarına yol açtı, ancak bu iddialar tam olarak kanıtlanamadı.
1950'lerde, Amerikalı bir doktorun Sovyet sporcularının testosteron kullandığını öne sürmesiyle, Amerika Birleşik Devletleri'nde steroid kullanımı arttı. Bu dönemde, Methandrostenolone adlı bir anabolik steroid geliştirildi ve popüler hale geldi. Sporcular arasında yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
1960'ların ortalarında, anabolik steroidlerin sporcular üzerindeki etkileri hakkında araştırmalar yapıldı, ancak bu araştırmaların sonuçları belirsizdi. Ancak, 1967'de Uluslararası Olimpiyat Komitesi, steroidlerin kullanımını yasakladı ve 1970'lerde diğer büyük spor organizasyonları da bunu takip etti.
Olimpiyatlar öncesinde, Doğu Almanya ve diğer ülkeler, sporcuları için steroidler geliştirmeye başladılar ve testleri geçmek için çeşitli yöntemler geliştirdiler. Ancak, 1980'lerin sonlarında, sistematik steroid kullanımı ve gizlenmesi hakkında ortaya çıkan skandallar, steroidlerin kötü şöhret kazanmasına yol açtı.
1988'de, ABD'de steroidlerin kontrol altına alınması için yasal düzenlemeler yapıldı ve steroidlerin reçeteyle satılması zorunlu hale geldi. Bununla birlikte, steroid kullanımı hala devam etmekte ve tıbbi amaçlarla da kullanılmaktadır.
Yeni milenyumun başlarında, steroidlerin prohormonlar olarak adlandırılan yeni türevleri geliştirildi ve kullanılmaya başlandı. Bu dönemde, steroidlerin sporcular arasında kullanımı ve tartışması devam etti.
Sonuç olarak, anabolik steroidlerin tarihi sürekli olarak değişen bir süreçtir ve günümüzde hala devam etmektedir.
Daha sonra, 1929'da, boğa testislerinden güçlü bir ekstrakt elde edildi ve 1935'te daha saflaştırılmış bir form geliştirildi. 1936'da, Ruzicka adlı bir bilim insanı, testosteronu kolesterolden sentezleyerek, modern anabolik steroidlerin temelini attı. Testosteron, o zamana kadar sentezlenmiş ilk anabolik steroiddi ve günümüzde tıpta kullanılan diğer türevlerin temelini oluşturuyor. Testosteronun, kas kütlesini artırabileceği ve performansı iyileştirebileceği keşfedildi. Bu keşifler, Nazilerin askerlerine anabolik steroidler verdiği iddialarına yol açtı, ancak bu iddialar tam olarak kanıtlanamadı.
1950'lerde, Amerikalı bir doktorun Sovyet sporcularının testosteron kullandığını öne sürmesiyle, Amerika Birleşik Devletleri'nde steroid kullanımı arttı. Bu dönemde, Methandrostenolone adlı bir anabolik steroid geliştirildi ve popüler hale geldi. Sporcular arasında yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
1960'ların ortalarında, anabolik steroidlerin sporcular üzerindeki etkileri hakkında araştırmalar yapıldı, ancak bu araştırmaların sonuçları belirsizdi. Ancak, 1967'de Uluslararası Olimpiyat Komitesi, steroidlerin kullanımını yasakladı ve 1970'lerde diğer büyük spor organizasyonları da bunu takip etti.
Olimpiyatlar öncesinde, Doğu Almanya ve diğer ülkeler, sporcuları için steroidler geliştirmeye başladılar ve testleri geçmek için çeşitli yöntemler geliştirdiler. Ancak, 1980'lerin sonlarında, sistematik steroid kullanımı ve gizlenmesi hakkında ortaya çıkan skandallar, steroidlerin kötü şöhret kazanmasına yol açtı.
1988'de, ABD'de steroidlerin kontrol altına alınması için yasal düzenlemeler yapıldı ve steroidlerin reçeteyle satılması zorunlu hale geldi. Bununla birlikte, steroid kullanımı hala devam etmekte ve tıbbi amaçlarla da kullanılmaktadır.
Yeni milenyumun başlarında, steroidlerin prohormonlar olarak adlandırılan yeni türevleri geliştirildi ve kullanılmaya başlandı. Bu dönemde, steroidlerin sporcular arasında kullanımı ve tartışması devam etti.
Sonuç olarak, anabolik steroidlerin tarihi sürekli olarak değişen bir süreçtir ve günümüzde hala devam etmektedir.